Mamografik olarak dens memeye sahip kadınlarda ek tanısal görüntüleme olarak memeye spesifik gama görüntüleme veya ultrasonografi.
Zhang, Z., Wang, W., Wang, X., Yu, X., Zhu, Y., Zhan, H., . . . Huang, J. (2020).
European Radiology, 30(11), 6062-6071. doi:10.1007/s00330-020-06950-2
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32524221/
Bu çalışmada yazarlar, dens memeleri olan hastalarda mamografi (MMG) ve ultrason (US) ile MMG ve memeye spesifik gama görüntüleme (MSGG) yöntemlerinin meme kanseri saptamada tanısal performanslarını karşılaştırmaya çalıştılar. Nisan 2013 ve Nisan 2016 arasında mamografi ve ek US veya MSGG yapılan 364 kadın geriye dönük olarak incelendi. Ek US ve MSGG arasında duyarlılık açısından fark yoktu. Bununla birlikte, MSGG, US ile karşılaştırıldığında daha spesifik ve doğruydu. Yazarlar, MSGG’nin dens memeli hastalarda meme kanseri teşhisinde ek görüntüleme yöntemi olarak faydalı olabileceği sonucuna varmışlardır.
Meme görüntüleme raporlama skorları ile ilişkili okuyucu nitelikleri ve mamogram özellikleri.
Trieu, P. D., Lewis, S. J., Li, T., Ho, K., Tapia, K. A., & Brennan, P. C. (2020).
The British Journal of Radiology, 93(1114), 20200363. doi:10.1259/bjr.20200363
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32730088/
Bu çalışmada yazarlar, BI-RADS sınıflaması ile meme kanseri teşhisinde radyologların niteliklerini ve okuma doğruluğunu belirlemeye çalıştılar. Avustralyalı radyologların her biri toplam 300 tarama mamogramını okudu ve meme lezyonlarına BI-RADS kategorileri tanımlandı (vakaların ⅓’ü patoloji ile kanıtlanmış maligniteydi). Malign mamogramların %38’ine BI-RADS 3 tanımlanırken, %32,2’si BI-RADS 4 olarak tanımlandı. BI-RADS 1 ve 2 lezyonları için yanlış negatif oranları kadın okuyucularda, Breast Screen okuyucularında (Avustralya’da ulusal meme kanseri tarama programı) ve meme görüntüleme yandalını tamamlamış okuyucularda daha düşüktü. BI-RADS 3 kategorisiyle ilgili en yaygın özellikler asimetrik yoğunluk ve belirgin kitleydi. Stellat lezyon ve spiküle kütle en sık BI-RADS 5 kategorisiyle ilişkilendirilmiştir. Yazarlar, yandal tamamlamak, özel bir meme görüntüleme merkezinde okumak ve cinsiyet dahil belirli faktörlerin BI-RADS kategori tanımlamasını ve tanısal doğruluğu etkilediği sonucuna varmışlardır.
40 yaşın üzerindeki kadınlarda provoke edilmemiş venöz tromboembolizm: Mamografi ve abdominopelvic BT ile gizli malignite taraması yararlı mıdır?
Healy, N., Daley, F., & Sinnatamby, R. (2020).
Clinical Radiology, 75(10), 757-762. doi:10.1016/j.crad.2020.05.022
https://www.clinicalradiologyonline.net/article/S0009-9260(20)30220-8/fulltext
Bu çalışmada yazarlar, primer meme malignitesini saptamak için sonradan mamogram yapılan provoke edilmemiş venöz tromboembolizm (VTE) hastalarında sonuçları belirlemeye çalıştılar. Provoke edilmemiş VTE sonrası mamograma başvuran 139 hasta Ocak 2016 ve Eylül 2019 arasında geriye dönük olarak incelendi. Hastaların %10’u ek görüntüleme için geri çağırıldı ve 2 doğrulanmış malignite vakası vardı (%1,4). Yazarlar, mamografide kanser tespit oranının provoke edilmemiş VTE’si olan kadınlarda düşük olduğu sonucuna varmışlardır. Ek olarak, yanlış pozitif mamografik bulgular yararlı tanısal verim olmaksızın hasta anksiyetesine neden olabilir.
Lobüler Neoplazinin Meme Çekirdek İğne Biyopsi Tanısından Sonra Maligniteye Yükselme Riski: Sistematik Bir İnceleme ve Meta-Analiz.
Shehata, M. N., Rahbar, H., Flanagan, M. R., Kilgore, M. R., Lee, C. I., Ryser, M. D., & Lowry, K. P. (2020).
Journal of the American College of Radiology, 17(10), 1207-1219. doi:10.1016/j.jacr.2020.07.036
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32861602/
Bu çalışmada yazarlar, atipik lobüler hiperplazi (ALH) ve klasik lobüler karsinoma in situ (LKIS) dahil olmak üzere biyopsi ile kanıtlanmış klasik lobüler neoplazili (LN) hastalarda maligniteye yükselme riskini ölçmek için sistematik bir inceleme ve meta-analiz yaptılar. Bu sistematik incelemeye 65 çalışma dahil edildi (16’sı meta-analize dahil edildi), ve varyant LKIS ve görüntü-diskordans lezyonlar hariç tutuldu. Tüm LN, ALH ve LKIS’deki herhangi bir maligniteye yükselme için havuzlanmış riskler sırasıyla %3,1, %2,5 ve %5,8 idi. Yazarlar, biyopsi ile kanıtlanmış LN’si olan hastalarda maligniteye yükselme riskinin, özellikle ALH’de nispeten düşük olduğu sonucuna varmışlardır. Bu bulgular, hastaların geleneksel cerrahi eksizyon yerine görüntüleme taramasına girmesine olanak verebilir.
Ek Taramaya İhtiyaç Duyan Meme Kanseri Riski Yüksek Kadınların Tespiti
Eriksson, M., Czene, K., Strand, F., Zackrisson, S., Lindholm, P., Lång, K., . . . Hall, P. (2020).
Radiology, 297(2), 327-333. doi:10.1148/radiol.2020201620
https://pubs.rsna.org/doi/10.1148/radiol.2020201620
Bu çalışmada, yazarlar meme kanseri teşhisi konma olasılığı daha yüksek kadınları bir sonraki tarama randevularının öncesinde veya randevuları sırasında belirlemek için bir risk modeli oluşturdular. Bu çalışma, 2011-2017 yılları arasında yaklaşık 71.000 kadından oluşan prospektif bir tarama kohortundan veri toplamıştır. Yazarlar, yaş, sağ ve sol göğüsler arasındaki farklılıklar, kireçlenmeler, kitleler ve yoğunluk dahil olmak üzere bilgisayar destekli tespitten elde edilen mamografik verileri kullanarak görüntü tabanlı bir risk modeli geliştirdiler. Yaşam tarzı ve genetik tamamlayıcı risk modelleri de menopoz durumu ve aile öyküsü gibi faktörlerden yararlanılarak oluşturuldu. Yazarlar, görüntüye dayalı risk modelinin, negatif bir tarama mamogramından sonraki 2 yıl içindeki bir meme kanseri teşhisini tahmin etmek için 0,73’lük bir AUC’ye sahip olduğunu belirlediler. Bu çalışma, meme kanserinin erken teşhisi için ek taramadan fayda sağlayacak yüksek riskli bir popülasyona ışık tutmaktadır.
İleri Yaşta Olan Anneler Dahil Emziren Kadınlarda Palpe Edilebilen Meme Kitlelerinin Değerlendirilmesinde Birincil Görüntüleme Yöntemi Olarak Ultrasonografi
Chung, M., Hayward, J. H., Woodard, G. A., Knobel, A., Greenwood, H. I., Ray, K. M., . . . Lee, A. Y. (2020).
Radiology, 297(2), 316-324. doi:10.1148/radiol.2020201036
https://pubs.rsna.org/doi/full/10.1148/radiol.2020201036
Bu çalışmada yazarlar, 30 yaşın üzerindeki hastalar da dahil olmak üzere, emziren kadınlarda palpe edilebilen bir meme kitlesinin değerlendirilmesi için birincil seçenek görüntüleme yöntemi olması hedeflenen meme ultrasonunun tanısal yararlılığını araştırmaya çalıştılar. Veriler, 2000 ile 2017 yılları arasında 167 kadından retrospektif bir şekilde toplandı. Hedeflenen meme ultrasonu, bu hasta popülasyonundaki maligniteyi saptamak için %100 duyarlı ve %70 spesifikti. Radyologların takdirine bağlı olarak hastaların yüzde elli dokuzuna mamografi yapıldı. İşleme mamografinin eklenmesi yanlış pozitif sonuç oranını artırmış olsa da ek meme kanseri teşhisi ortaya koymadı. Yazarlar, hedeflenmiş meme ultrasonunun, 30 yaşın üzerindeki hastalar da dahil olmak üzere, meme kitlesi palpe edilebilen emziren kadınlarda meme kanserinin saptanması için etkili bir görüntüleme yöntemi olduğu sonucuna varmışlardır.
Fokal odakların Meme MRG’si: Maligniteyle İlişkili Özellikler
Myers, K. S., Oluyemi, E. T., Mullen, L. A., Ambinder, E. B., Kamel, I. R., & Harvey, S. C. (2020).
American Journal of Roentgenology, 215(4), 1012-1019. doi:10.2214/ajr.19.22423
https://www.ajronline.org/doi/abs/10.2214/AJR.19.22423
Bu çalışmada yazarlar, meme MRG’de saptanan odakları olan hastaların sonuçlarının değerlendirmesi üzerine ve malignite ile ilişkili görüntüleme özelliklerini belirlemeye çalıştılar. 2004’ten 2018’e kadar meme MRG’de 200 uygun odağa sahip yüz yetmiş dokuz hasta (atanmış BI-RADS 3 veya 4) retrospektif olarak değerlendirildi. BI-RADS 3 ve 4 odakları için malignite oranları sırasıyla %1,6 ve %17,6 idi. En kötü huylu odaklar, biyopsi ile kanıtlanmış invazif meme kanseriydi. Washout kinetiği ve kitle boyutunun, malignite ile ilişkisi açısından istatistiksel olarak önemli olduğu gösterilmiştir. Yazarlar, meme MRG’deki odakların, özellikle BI-RADS 4 anomalilerinin, yüksek malignite oranları nedeniyle göz ardı edilmemesi gerektiği sonucuna varmışlardır. Kitle boyutu ve washout kinetiği gibi ilişkili özellikler, radyologlara malignite şüphesi oluşturmada yardımcı olabilir.
Yüzükoyuna Karşı Ayakta Dijital Tomosentez – Kılavuzlu Biyopsi
Choudhery, S., Johnson, M., & Fazzio, R. T. (2020).
American Journal of Roentgenology, 215(3), 760-764. doi:10.2214/ajr.19.22735
https://www.ajronline.org/doi/abs/10.2214/AJR.19.22735
Bu çalışmada, yazarlar yüzükoyun ve ayakta meme biyopsilerinin genel performansını dijital meme tomosentezi (DMT) kullanarak değerlendirmeye çalıştılar. Mayıs 2018 ile Temmuz 2019 arasında meme biyopsisi yapılan iki yüz seksen iki hasta retrospektif olarak incelendi. Alınan radyolojik maruziyet sayısı, elde edilen örnek sayısı ve biyopsi komplikasyonları gibi veri noktaları iki biyopsi tekniği arasında karşılaştırıldı. Ayakta biyopsi yapılan hastalar, yüzükoyun biyopsilere kıyasla anlamlı olarak daha az radyolojik maruziyete tabi tutulmuştur (p <0,001). Bunun yanı sıra, işlem süresi, alınan örnekler ve biyopsi komplikasyonları dahil olmak üzere iki teknik arasında ek olarak önemli istatistiksel farklılıklar bulunmamıştır. Yazarlar, yüzükoyun ve ayakta DMT kılavuzluğunda meme biyopsilerinin benzer klinik performansa sahip olduğu ve hasta konforu ve prosedür odası lojistiği gibi faktörlerin biyopsi tekniğini belirlemesi gerektiği sonucuna varmışlardır.
Mamografik olarak dens memeleri olan kadınlarda ek tanısal görüntüleme olarak memeye spesifik gama görüntüleme veya ultrasonografi.
Zhang, Z., Wang, W., Wang, X., Yu, X., Zhu, Y., Zhan, H., . . . Huang, J. (2020).
European Radiology, 30(11), 6062-6071. doi:10.1007/s00330-020-06950-2
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32524221/
Bu çalışmada yazarlar, dens memeleri olan hastalarda mamografi (MMG) ve ultrason (US) ile MMG ve memeye spesifik gama görüntüleme (MSGG) yöntemlerinin meme kanseri saptamada tanısal performanslarını karşılaştırmaya çalıştılar. Nisan 2013 ve Nisan 2016 arasında mamografi ve ek US veya MSGG yapılan 364 kadın geriye dönük olarak incelendi. Ek US ve MSGG arasında duyarlılık açısından fark yoktu. Bununla birlikte, MSGG, US ile karşılaştırıldığında daha spesifik ve doğruydu. Yazarlar, MSGG’nin dens memeli hastalarda meme kanseri teşhisinde ek görüntüleme yöntemi olarak faydalı olabileceği sonucuna varmışlardır.
40 yaşın üzerindeki kadınlarda provoke edilmemiş venöz tromboembolizm: Mamografi ve abdominopelvic BT ile gizli malignite taraması yararlı mıdır?
Healy, N., Daley, F., & Sinnatamby, R. (2020).
Clinical Radiology, 75(10), 757-762. doi:10.1016/j.crad.2020.05.022
https://www.clinicalradiologyonline.net/article/S0009-9260(20)30220-8/fulltext
Bu çalışmada yazarlar, primer meme malignitesini saptamak için sonradan mamogram yapılan provoke edilmemiş venöz tromboembolizm (VTE) hastalarında sonuçları belirlemeye çalıştılar. Provoke edilmemiş VTE sonrası mamograma başvuran 139 hasta Ocak 2016 ve Eylül 2019 arasında geriye dönük olarak incelendi. Hastaların %10’u ek görüntüleme için geri çağırıldı ve 2 doğrulanmış malignite vakası vardı (%1,4). Yazarlar, mamografide kanser tespit oranının provoke edilmemiş VTE’si olan kadınlarda düşük olduğu sonucuna varmışlardır. Ek olarak, yanlış pozitif mamografik bulgular yararlı tanısal verim olmaksızın hasta anksiyetesine neden olabilir.
Lobüler Neoplazinin Meme Çekirdek İğne Biyopsi Tanısından Sonra Maligniteye Yükselme Riski: Sistematik Bir İnceleme ve Meta-Analiz.
Shehata, M. N., Rahbar, H., Flanagan, M. R., Kilgore, M. R., Lee, C. I., Ryser, M. D., & Lowry, K. P. (2020).
Journal of the American College of Radiology, 17(10), 1207-1219. doi:10.1016/j.jacr.2020.07.036
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32861602/
Bu çalışmada yazarlar, atipik lobüler hiperplazi (ALH) ve klasik lobüler karsinoma in situ (LKIS) dahil olmak üzere biyopsi ile kanıtlanmış klasik lobüler neoplazili (LN) hastalarda maligniteye yükselme riskini ölçmek için sistematik bir inceleme ve meta-analiz yaptılar. Bu sistematik incelemeye 65 çalışma dahil edildi (16’sı meta-analize dahil edildi), ve varyant LKIS ve görüntü-diskordans lezyonlar hariç tutuldu. Tüm LN, ALH ve LKIS’deki herhangi bir maligniteye yükselme için havuzlanmış riskler sırasıyla %3,1, %2,5 ve %5,8 idi. Yazarlar, biyopsi ile kanıtlanmış LN’si olan hastalarda maligniteye yükselme riskinin, özellikle ALH’de nispeten düşük olduğu sonucuna varmışlardır. Bu bulgular, hastaların geleneksel cerrahi eksizyon yerine görüntüleme taramasına girmesine olanak verebilir.
Translated by: İpek Berberoğlu, Ömer Tarık Esengür, Mine Sorkun
References